Sonum Değil Sonucum
Saat 00.58 ve... aslında sana yine yazmaya karar verdiğimde 00.57 idi. Ne farkeder dersin sen şimdi, deme öyle çok şey farkeder benim için. Seninle ilgili her bir dakikanın ayrı bir önemi var.
Her neyse başa dönecek olursak saat 00.57 ve ben seni özledim. Senden vazgeçmiş olmak özlemeyeceğim anlamına gelmez değil mi? Belki de varlığına çok alıştım. Ama sanıyorum sen benim kadar alışmamışsın bana.
Her neyse zamanla geçer. Ya da zaman geçer.
Çok sık 'her neyse' demeye başladım. Sanki söylediğim şeyin çok önemi varmış gibi. Sonuçlar önemli her zaman benim için ama asla seninle bi sona varamıyoruz.
Sonum oluyorsun da sonucum olamıyorsun bir türlü.
Ya da uzun süredir sonuçtayızdır senle. Öyle uzundur ki farkında değilimdir. Belki de ben senin için hep sonuçken sen benim için hep nedendin.
Evet evet nedendin benim için.
Yeniden doğma nedenim.
Aşk insanı yeniden doğururmus; yeniden doğurdun beni, annem oldun.
Aslan yanımda olamayan babam gibi, yanımda olmayan babam oldun.
Evim oldun hep sığınmak istediğim, hiç ayrılmak istemediğim.
Fakat sen yağmurda başımı örten bi çatı bile olamadın.
Hayatım oldun benim,
Hayatımı baştan yaratan oldun.
Ben başka bi benim artık. Senden önceki ben ve senden sonraki ben.
Senin duvarlarından vardı. Benimse camlarım. Kırdın sen o camları... Duvarlar örmem gerektiğini gösterdin bana, kalemin arkasına sığınmayı. Bir türlü fethedilemeyen kaleler; tıpkı seninki gibi.
İçim dışıma çıkmıştı sen camlarımı kırınca. Dışımı bile içime koydum ben senden sonra.
Sen öyle öğrettin bana. Öğretmenim de oldun benim. Dedim ya her şeyimdin benim.
Asıl marifetin mutsuzlukların, acıların; miktarı, büyüklü değil,
bunu ne kadar gizleyebilmek olduğunu gösterdin. Ya da ben sende öyle gördüm. Aynı şey sayılır mı senin bana gösterdiklerin ile benim sende gördüklerim?
Sanmam.
Şimdi bana gösterdiklerini sana göstermenin zamanı ve ya senin görmenin.
Asla aynı şey olmadı; benim sana göstermek istediklerim ile senin görmek istediklerin.
Bütün bunların önemi var mı diye sormak istedim hep sana;
ama artık sana sormanın bile anlamı yok.
Bir tek senin bende anlamın var.
Hem de cümlenin bütün anlamlarıyla.
Ben seni gerçek anlamda severken, sen hep beni mecaz anlamda sevdin.
Şimdiyse iki devrik cümleyiz seninle.
Yüklemisin sen bu gizli öznenin.
Ne başındaydın, ne ortasındaydın, buna rağmen devriktik.
Sen devirdin bizi daha ayağa kalkmadan.
Hiç yoktan sonumda ol da devrik cümlemiz düzelsin. Lakin sonum olma.
Gel sonucuma da beni üç nokta olmanın zorluğundan kurtar.
Yorumlar
Yorum Gönder